» Ana Sayfa
» Programlar 
» Türkçe Mp3  
» Yabancı Mp3  
» Şiirler
» Yazılar
» Kısa Filmler
» Manzaralar
» Heavy Metal
» Tavsiye Et 
» Ben Kimim?
» Fıkralar
» E-M@il 
» Favorilerine Ekle 
» Upgradede haber ver
» SMS
»Misafir Defteri

»»»BURADA ELE ALDIĞIM YAZILAR BENİM KENDİ YAZDIĞIUM YA DA SEÇTİĞİM YAZILARDIR...EE TABİİ İLERİDE SİZLERDEN GELEN YAZILARI DA ELE ALABİLİRİZ..BUNUN İÇİN mail atabilirsiniz.

YAZI 1

....Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, sinan Cemgil ve daha niceleri. Mamak Cezaevinde bu çocukların çoğuyla konuşmuştum. Deniz'le anlaştığımız gibi, tuttuğum notlardan yola çıkarak bir roman yazacaktım. Sorduğum sorularla onları sürekli küçük ayrıntılara yöneltmeye çalışmıştım. Roman, bu ayrıntılardan yola çıkıp gelişecekti. Ne yazık ki, iş yarım kaldı. Hele belgesel bir roman için elimdeki notların yetersizliğini görünce böyle bir çalışmaya girmekten vazgeçmek zorunda kaldım. Yıllar sonra bir başka biçimlemeyle, sonunda oluşturabildim bu kitabı. Gülünün Solduğu Akşam, serüven dolu. Ama acı ve hüzün yüklü bir kitap olduğu da bilinmelidir. Anı, belge, anlatı karışımı bu kitabı dilerseniz bir roman gibi okuyun; yeter ki sizde bırakacağı hüzün kalıcı olsun......
ERDAL ÖZ

YAZI 2

....Toprak çağrı yapar yere düşecek yapraklara ,toprağın kahverengiliğine aşıktır yaprağın kızıllığı. Ve yağmur sürpriz yapar renklerin bu sevdasına .Artık ıslanmıştır toprak ve yaprak. Toprağın kokusundan sarhoştur yaprak (ve kızıllığı ). Ne üşürler nede koparlar bu anın hazından . Yani korkudan ve ıslanmışlıktan. Öpücükler kondurur yaprak kahverengiliğe, ve yağmurun ani dalışıyla rengarenktir gökyüzü yani GÖKYÜZÜDÜR ZAMAN.GÖKKUŞAGINDA NE KAHVERENGİ NEDE KIZIL VARDIR. Toprağın ve yaprağın sevdası hiç bulaşmaz bu gökkuşağının renk cümbüşüne. Şimdi bir tırtır yaklaşmaktadır topraktan yaprağa bir armağan; Sevdasını bulutlardan alan toprağın kızıllığına.Gün geceye yaklaşmaktadır. Karanlık sahiptir doğaya ve hala aynı sevdayı solumaktadır renklerin beraberlikleri. Toprak ve yaprak uykuya dalar gecenin koynunda, bu sırada sinsi bir rüzgar yaklaşmaktadır uykudaki sevdalı renklere. Güneş doğar doğmaz uyanır toprak bütün doğadan önce KIZIL VE KAHVERENGİ BİR SEVDADIR DOGANIN AYRICALIGI. Toprak bütün her şeyinde kızılı ,kızıllığına düşkün olduğu yaprağı arar yer yüzünde ama yoktur yaprak. Rüzgar götürmüştür yaprağı biraz ilerdeki yosunların yeşil nehrine. Toprak ölümsüzdür kahverengide öyle ve toprağın göz yaşları olmaz. Renklerinde öyle ama simsiyahtır toprağın ufugu ve bütün kızıllığa isyan eder küçücük bir yaprak ve kocaman bir yanlızlığa. bundan sonra sonsuzdur iki rengin sevdası ve de yanlızlığı...Kim bilir belki de haklıydı üstad ve bizlergöz yaşlarımız öldüğünde kirlenmiştik en çok!!

YAZI 3

....Yaşadığımız sahte hayatın imleri birer kurşun sıkıyor kadersizliğimize. Deliklere saklanmış korkakların ağlatası tasvirleriyle dolu insanlık uzamı.Her şeyin üzerinde üstün bir kavranışı olmalı bu yabancı duygunun birbirimize olan anlatımlarımızın içerisinde. Caddelerden üzerimize yığılıyor iskeletlerin kalabalığı. Yalvarıyorlar korkak tanrılarına; Sahte de olsa görünmez olsun gözlerimize imgelerin kalabalığı... Çerçeve gibi dünya, dört yanı ateşe verilmiş, ben içinden geçiyorum; zevkli bu oyun, bir kaplan gibiyim her yanım yara,bere..., hahahah, ben belki de içimde bir deliliği besliyorum. Oyuncaklara (büyük ilgi) yaralar açıyorlar toplumsal kahramanlarını yaratırken.Saldırıyorum kahramanlarına, ben bir hayal kahramanı,dokunamıyorlar, yakalıyamıyorlar beni. Beni ele geçirmek için gözbağcı ağlayışlarını da kullansalar. Ama yine de koruyamıyor insan kendini tek başına. Her yanım yara bere içinde, yanmış et kokuyor yüreğim.

İKİNCİ SAYFA İÇİN TIKLAYIN